Onun arabası var güzel mi? Bastı mı gaza gider mi?

Dr. Osman Ata ATAÇ / İŞLETMECİLİK VE DIŞ TİCARET SOHBETLERİ

Dünya gazetesi 1 Haziran 2011 tarihli yayınından alıntıdır.

Bu yazıda geçen yazımda bahsettiğim yönetici ve yönetilen ayırımına değineceğim. Eğer bana "Son yıllarda işletmecilik konusundaki en önemli gelişme nedir?" diye sorarsanız size "Yöneten ile yönetilenin, işletmecilik ile işletmenin ayırımıdır" diye cevap veriririm. Bu ayırımın iyi anlaşılması sizlerin işletmecilik konusundaki düşünce ve uygulamalarınızı kökten değiştirecek önemdedir. Sohbetlerimizin yirmincisi olan bu yazıda işleyeceğimiz işletmecilik ile işletmenin ayırımı kavramı şimdiye kadar tartıştıklarımız arasında en temel olanıdır.

Bu ayırımı anlıyabilmek için şöför ve arabasından başlıyalım. Sürücü ile arabayı ayrı ayrı anlatması kolay. Kime sorsan eğri doğru yapar. Araba denilen araç kaporta, motor, direksiyon aksamı, tekerlek falan filan sıralanır. Çok istiyorsanız yüzlerce parçayı vida vida, somun somun sıralarsınız. Bunlar belli bir işi hep birlikte yapmak için bir araya gelmişlerdir. Her biri bir başka iş yapar. Hiçbiri bir diğerinin işine burnunu sokmaz, ayağına dolaşmaz. Aksi olursa araba hemen sinyal verir. Hepsi üç aşağı beş yukarı standart parçalardır. Tanımları vardır. Ne iş yaptıkları açıktır. Araba insan ve yükü bir yerden bir yere götürmek için tasarlanan bir makinadır. O nedenle iyi çalışan şeylere makina gibi derler. Arabanın hem parçalarını, hem de nasıl çalıştığını anlatabilirsiniz. Hem parça parça tanımlıyabilirsiniz hem de her parçanın işleyişini ayrı ayrı inceleyebilirsiniz. Motor, piston, fren, falan, filan teker teker tanımlarsınız. Her biri araba çalışırken ne iş yapıyor, anlatır irdelersiniz. Biri bozulunca hepsi bozulmaz. Bozulan parçayı çıkarır atar yerine aynısını bulabilirsiniz...

Devamını okumak için lütfen tıklayınız

Hiç yorum yok: