VAMPİRLERLE DANS

Vampirlerin dünyasında kendimize nasıl iyi bakabileceğimizi öğrenmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Benim için de yeni bir kavram bu, geçen haftaya kadar haberdar değildim. Ta ki, hayatımın içindeki zor bir profili anlama ve yorumlama çabalarına girişinceye dek.

Bu konuya dair bir dizi kitap okudum, şimdi içlerinden oldukça çarpıcı ifadeler ve tanımlamalar veren birini sizlerle paylaşacağım:

Etrafımızda kanımızı emen insanlar olduğunu söylüyor okuduğum kitap. Bu insanlar evimizde, işyerimizde, sokakta kısacası her yerde olabilirler. Bir şekilde iletişim kuruduğumuzda, bizleri ağlarına düşürüp karınlarını doyuruyorlar. Bunu bilinçli olarak yapmıyorlar. Kurguları bu şekilde. Davranışları, hayata ve olaylara bakışları, algıları onları kan emerek beslenmeye yöneltmiş.

Kitapta vampirler şöyle sınıflandırılmış: anti-sosyal, dramatik, narsisist, paranoyak, obsesif-kompulsif.

- Anti-sosyallerin bağımlılığı heyecan. Sosyal kurallara aldırmıyorlar. Tüm istedikleri iyi zaman geçirmek, aksiyon ve isteklerinin anında doyurulması.

- Dramatikler ilgi ve onay için yaşıyorlar. İşinize ve yaşamınıza girmek için herşeye sahipmiş gibi görünseler de aman dikkat sergiledikleri tamamen şov.

- Narsisistler sadece egoları büyük olup başka herşeyleri küçük olan, kendilerinden başka kimseyi düşünmeyen tipler.

- Paranoyaklar hayattaki her türlü ayrıntıyı ve belirsizliği keşfederek yaşarlar. İlişkinizde size bunların detaylarını sorar ve her seferinde onların güvenini tazelemenizi gerektirecek davranışlar sunmanızı beklerler. Çok yoruculardır.

- Obsesif-kompulsiflerin bağımlılığı güven duygusudur. Herşeyi kontrol ederek bu güveni sağlayacaklarına inanırlar. Değişmez kesinliği olan kurallarla yaşar ve herkesin de uymasını beklerler.

Yukarıda yapmaya çalıştığım tanımlamalar bütünü anlamak için yeterli detayda değil ancak şu haliyle bile etrafımdaki insanları değerlendirdiğimde, bu tanımlamalara girenleri kolaylıkla ayırdedebiliyorum. Buna kendim de dahilim. Ayrı bir yazının konusu.

Hemen şunu belirteyim. Benim de düştüğüm bir yanılgı olduğu için açıklama ihtiyacı hissediyorum. Vampir dediğimizde her ne kadar “olumsuz”, “istenmeyen” bir şey algılansa da, buradaki kullanım amacı hayatımızın içerisindeki insan tiplerini tanımlayabilmek. Vampir tabirinin kullanımını da bu tiplerin davranışları karşısında kanımızın çekildiğini hissetmemiz, tansiyonumuzun yükselmesi veya düşmesi, midemize kramplar girmesi, kronik baş ağrıları, vb.etkiler olarak yorumluyorum.

Yazar diyor ki “İnsanlar kendi kendilerini deli ediyorlarsa nörotik ya da ruh hastasıdır, başkalarını deli ediyorlarsa kişilik bozuklukları vardır”. Ben de diyorum ki, bu insanların farkında olalım, mümkünse onlardan uzak duralım, yok illa birlikte olmamız gerekiyorsa da önlemimizi alalım.


Kitabı almak isterseniz adı Duygusal Vampirler, yazarı Albert J. Bernstein...

Hiç yorum yok: